17 Ocak 2009 Cumartesi

Dün Meriç'in odasının penceresinden geceyi seyrediyordum. İki buçuk saat boyunca dans etmiş olmamın verdiği acı, 14. kattan Ümitköy'ün ışıklı apartmanlarını izlemenin verdiği can sıkıntısına karıştı. Önümde yüzlerce hayat vardı. Yüzlerce insan için hayat devam ediyordu işte... Belki on yıl sonra onlardan biriyle kesişecekti yollarımız ve sonra tekrar ayrılacaktı. Bunu hiçbirimiz bilemezdik. Geleceğimi düşündüm ve hayatımı... Bundan sonraki hayatım tam da şu anda başlıyordu ama ben hiçbir şey yapamıyordum. Orada oturmuş yalnızca şehri seyrediyordum. derin bir iç çekiş aldı benliğimi ve ben suratıma koca bir gülümseme yerleştirip arkama döndüm. MSN'de biriyle yazışmakta olan bebeklik arkadaşım için, hayatın bir anlamı vardı. Okulundaki çocukların kiminle çıktığı önemliydi. Geçen günki partide hangi çocuğun onu süzdüğü önemliydi. Yaşıyordu işte, öğrendiği bazı şeylere şaşırabiliyor, gülebiliyor ve sinirlenebiliyordu. Ama tüm bu karmaşık "çıkma"lar, ayrılmalar benim için hiçbir anlam ifade etmiyordu. Geçen gün partideki çocuğun beni süzmesi de önemli değildi. İstediği tarafa baksın, umrumda bile değildi. Anlamsız... Hayat şaşırtamıyormuş artık beni bunu farkettim. İki gün önce sürtük dediği kıza aşık olduğunu ilan eden oğlanların her geçen gün artan sayısı da şaşırtmıyordu beni. Ama Meriç orada oturup en yakın arkadaşıyla yazaışırken şaşırıyordu bunlara, kimisine seviniyor kimisine üzülüyordu. Bense orada durmuş bezgin gözlerle bakıyordum ona ve benim için hiçbir anlam ifade etmeyen tüm o yaşananlara...

1 Ocak 2009 Perşembe

Kahretsin!

Gözlerim boşluğa dalıp gidiyor. Bir yıl daha geçti. Büyük sancılar, karanlıklar ve kabuslarla dolu bir yıl daha... Tam bir yıl oldu, babam tüm eşyalarını toplayıp evden gideli... Tam bir yıl oldu eve geldiğimde annemi hıçkırıklara boğulmuş ağlarken bulduktan sonra odama kapanıp ben de hıçkırıklarla ağlamaya başlayalı, tam bir yıl oldu yüreğimde kopan fırtınaları derinlere atıp; herkese gülücükler saçarak "Önemsenecek bir şey yok, ayrılıyorlar işte!" diyeli, tam bir yıl oldu her şeyin üstüme üstüme geldiği bir zamanda onun gözlerinin içine bakıp da "Senden sonsuz kadar nefret edeceğim diyeli, tam bir yıl oldu suratımı sırama gömüp her tenefüs hıçkıra hıçkıra ağlayalı... Bir yıl sonra yine duruyorum burada böylece işte, annem, babam, evim, yaşadığım şehir, okulum, arkadaşlarım, hayatım kısacası her şey değişti. Ama ben değişmedim! Bakışlarım değişmed; hala yorgun ve güvensiz... İçimdekiler, ya içimdekiler? Onlara yeni biri daha eklendi. İşte o yenisi yazdırdı tekrar bunları bana; onun sayesinde aldım ylar sonra yine bunları kaleme, o gülümsetti beni gerçekten alar sonra ve o ağlattı beni yatağımda hıçkıra hıçkıra... Kahretsin!