30 Kasım 2008 Pazar

....

Bilmiyorum belki benimle ilgili ya da hayatla... Ya da tüm bu olanlarla ilgili, içimde olanlarla. Belki de hiçbir şeyle ilgili değildir ve aslında tüm bu hisler olmayan bir şeyin sonucudur. Biliyorum anlaşılmaz ve çelişkilerle dolu bir insanım. Biliyorum, biliyorum... Ben bu muyum? Sanırım.. Kendimi bile tanımakta zorlanıyorum bazen. Kim tanıyabildi ki beni bugüne kadar. Hayır! Haksızlık ediyorum.. Beni benden bile iyi tanıyor bazıları ve onlar gerçekten hakediyor belki de bir parçam olmayı. Ama belki de kıskanıyorumdur. Mantığım kaldıramıyordur. Haykırıyordur: " Nasıl olur da beni benden daha iyi tanırlar!" Beni tanıyan ama hayatımın bir parçası olamayan biri söylemişti bunu bana: Ben mutlu olmayı bilmiyorum! Haklıydı! Ama bunu kabul edemezdim. Ona haklı olduğunu söyleyemezdim işte bu yüzden bir parçam olamadı. Haklı olduğu için. Ve ben acımasız olduğum için.
Sevildiğimi bilmek istiyorum. Biliyorum. Sevildiğimi hissetmek istiyorum. Hissediyorum. Sevildiğim söylensin istiyorum. Söyleniyor. Ama sevildiğime inanamıyorum. Beni, kim niye sevsin ki? Alt tarafı benim işte... Bir şeyin parçası olmak isteyen ama bir şeyin parçası olduğu anda kaçan biri. Çelişkilerinde boğulunabilecek kadar uçsuz. Ve ne olursa olsun mutsuz... Ben benim işte! Neden sevsin ki insanlar beni! Ben bile sevmiyorum kendimi.. Kendime yaptıklarımdan sonra sevemiyorum... Ama sevdiklerini söylüyor insanlar hala ve tuhaftır ki hissedebiliyorum bunu! Ama kim niye sevsin ki beni!

Nefret

Niye bilmiyorum...
Bu nefret umrumda kılsa da adı telaffuz edilen hava ciğerlerimde nefrete dönüşüyor. Bunu engelleyemiyorum..
Lanet olsun ki onun sevdiği her şeyden nefret ediyorum..
Her şeyinden..
Adından, giyiminden, annesinden, babasından..
Lanet olsun ki ben ondan gerçekten nefret ediyorum..
Kolay kolay geçmiyor nefret..
Kilometrelerce uzağında olsa da acı çekmesini istemekten alamıyorum kendimi..
Hele benim gibi kinci biri için bu çok daha zor..
Ondan nefret ediyorum..
Nefret...
Kin, nefret, kan...
O isimle birlikte kullanıldığında bunlar sanki ait oldukları yerdelermiş gibi geliyor ve bazen suratının ortasına attığım yumruk en büyük hayalim oluyor..
Ondan nefret ediyorum!
Yüce bir affedici olmak çok güzel olurdu ama son nefesimde bile affetmeyeceğim onu biliyorum..
Her zaman bana çektirdiği acının kaç be kat fazlasını çekmesini dileyeceğim..
Ve biliyorum bu hiçbir zaman gerçekleşmeyecek..
Acı, duyguları olan insanlar içindir..
Ve ben yalnızca ondan nefret etmeye devam edeceğim.. Sürekli acı çekmesini dileyeceğim...
Ve en kötü ben yine böyle kendi kendime zarar vereceğim..
Nefreti bile bana zarar vermeye yetiyor...
Ondan gerçekten Nefret ediyorum..